Seleksiyon kelime anlamıyla "seçme" anlamına gelmekle beraber biyoloji dalında daha çok "ayıklama" anlamında kullanılmaktadır. Bahsi geçtiğinde genelde aklımıza lisedeki biyoloji derslerinden ne öğrenmişsek o gelse de seleksiyon yalnızca biyolojik bir olay değildir. İnsanoğlu olarak doğanın işleyişini daha kolay anlaşılır bir hale getirmek için dallara ayırıp meselelere daha daraltılmış çerçevelerden bakmaya meyilliyiz. Bu bakışın her zaman doğru olduğu söylenemese de bir sınıflandırma başlangıçlar için gerekli olmaktadır.
Türler tarihleri boyunca yaşadıkları çevreye uyum sağlayıp bir sonraki neslin başarısını ve dolayısı ile var oluşlarını garanti altına almak istemişlerdir. Ve bu amaca ulaşmak için belli başlı yollar geliştirmişlerdir. Türün devamlılığı için en uygun genetik materyale sahip bireylerin üremesini amaçlayan bu yöntemler o türün ne kadar başarılı olacağının da sınavını vermektedir. Daha kolay anlaşılması amacıyla bu yöntemleri biyolojik seleksiyon, doğal seleksiyon ve beşeri seleksiyon başlıkları altında toplayabiliriz. Bu başlıklar birbirini takip eden sonsuz bir zincir halinde türlerin devamlılığını test eden ögeler oluşturmaktadırlar.
İnsanda seleksiyon döngüsünü betimleyen bir görsel
Biyolojik Seleksiyon
Biyolojik seleksiyon türlerin devamlılığı söz konusu olduğunda o türün üzerinde direkt bir kontrolü olmadığı bir etmendir. İnsan için ele alınacak olursa spermlerin üretim aşaması ile başlayan bu döngü insan fizyolojisi tarafından ortaya konan engellerin tümü için kullanılabilecek bir tabirdir ve spermlerin dişiye aktarılması ile devam eder. Dişiye aktarılan spermlerin kalitesi döllemenin başarısındaki etmenlerden biridir. Dişi tarafından sağlanan ortam ise tümüyle bu spermlerden en etkin olanının yumurtaya ulaşmasını sağlamak amacıyla dizayn edilmiştir. Yine etmenlerden biri olan dişinin yumurta kalitesinden tutun da hamilelik dönemindeki komplikasyonlara kadar her şey biyolojik elenme sürecinin bir parçası sayılabilir. Bireyin büyüyüp gelişmesi aşaması ile başka bir aşamaya geçilir.
Doğal Seleksiyon
Bu başlık canlının dünyaya gelmesi ile başlar ve üreme amacında başarılı olana dek geçerli kaldığı söylenebilir. Dışarıdan bu canlının varlığına yönelik her tehdit bu kapsama sokulabilir. Türlerin fiziksel, ve düşünsel kabiliyetleri dahilinde kontrol edebildikleri bir ögedir. Bir zebrayı örnek alacak olursak bir aslan tarafından yenilme ihtimali ona verilen kaçma güdüsü ve yetisi ile baş edilebilecek bir etmendir. Bu yeti çağlar boyunca yenme tehlikesine karşı en başarılı özellikleri ilke karşı koyabilmiş bireylerden aktarılan genetik mirasla mümkün olabilmiştir. İnsanda ise bu kontrol biraz daha ileriye giderek doğaya hakim olma hadisesine dönüşmüştür. Teknoloji ve iş birliği ile avcılar engellenmiş, hastalıklar durdurulmuş ve türün devamlılığı sağlanmıştır. Bu kontrol de nüfusun artmasına sebebiyet vermiştir. Ve sıradaki başlığın insan bağlamında önemini bir nebze daha da arttırmıştır.
Beşeri Seleksiyon
Bu başlık sosyal olarak gelişmiş türlerde daha aktif bir değişkendir. İnsanlarda bireyler arasındaki ilişkilerin, ritüellerin ve fiziksel özelliklerin belirleyici olduğu bir unsurdur. İki cinsel olgunluğa erişmiş bireyin birbirini görmesi ile başlar. İlk andaki fiziksel elemeden başarılı halde çıkılırsa kur yapma ritüeline geçiş yapılır. Bu aşamada bireyler birbirini tanır, toplum tarafından belirlenmiş bazı standartlara uyulup uyulmadığı gözlenir. Örnek olarak taraflardan birinin karşı tarafa uygunsuz olarak karşılanacağını bilmeden bir hediye alması ilişkinin sonlanmasına ya da daha karmaşık bir hal almasına sebep olabilir. Bu aşamada bir miktar biyoloji tekrar devreye girer ve kişinin salgıladığı feromonlar o kişi hakkında karşı tarafa sağlık durumu, basit genetik materyal ve ruh hali gibi ayrıntılı bilgiler verir. Bu bilgiler özellikle erkeklere nazaran kokuya daha duyarlı olan dişiler tarafından daha iyi işlenmektedir. İşlenen bu bilgiler beynin bağımlılıkla ilgili bölgesince işlenip aşk denen duruma sebebiyet verir. Beşeri alanda türün devamlılığına etki eden unsurlar bununla da sınırlı değildir. Sosyal statü, aile ve toplum da belirleyici etmenlerdir.
Bu aşamadan sonra çark başa döner ve türlerin devamlılığı için oynanan oyunda yeni bir sayfa açılır. Bir jenerasyonun hataları ayıklanır ve bir sonraki jenerasyonun geleceği garanti altına alınmaya çalışılır. Doğanın koyduğu yasalar çerçevesinde o tür başarılı olur ya da yok olur. Ancak söz konusu olan insanlar olunca yok edilen ne yazık ki doğa olmaktadır.
C. Caner Telimenli