Bilim ve teknoloji bloğu

10.07.2013

Nüfus Artışı Ve İnsan Genetik Havuzu Üzerindeki Etkileri

deoksiribonükleik asit

                              Deoksiribonükleik asit



 Tarih boyunca insanoğlu doğal seleksiyonun etkisi ile az bir nüfus yoğunluğuna sahip oldu. Çeşitli hastalıklar, vahşi hayvanlar ve doğanın kendisi gibi aktif etkenler en belirgin sebeplerdi. Ancak gelişen teknoloji bu durumu açık bir şekilde değiştirdi.
 Şeker hastalığı artış oranları bu duruma çok net bir örnektir. http://www.diabetes.org sitesine göre yanlızca Amerika’da 20 yaş ve üstü gurubunda her yıl 1.9 milyon yeni şeker hastası ortaya çıkmaktadır. Bu hastalık çok eski tarihlerden bu yana görülmesine karşın gelişen teknoloji ile beraber azalan iş yükü ve artan yanlış beslenme alışkanlıkları pankreas bezi üzerindeki baskıyı arttırıp hastalığın görünme oranını arttırmıştır. Bir yandan da vak’aların yaşam kalitesi modern tıp sayesinde arttığı için hayatlarına devam eden hastalar genetik faktörlere de bağlı olduğu bilinen bu hastalığı diğer jenerasyonlara geçirip hastalığın dolaylı yoldan yayılmasına istem dışı bir etken olmuşlardır.
 İnsan nüfusunun aşırı artması ile daha önce nadiren ortaya çıkan bazı farklı davranış biçimlerine sahip bireylerin sayısında da artış gözlemlendi. Otistik bireyler buna bir örnek olarak verilebilir. Bazı bilimsel makalelerde bu tip bireylerin ilk çağdan beri var olduğu ve yine bu bireylerin bazı teknolojik gelişmelere on ayak olduğu yönünde teoriler olsa da tıp çevrelerinde bu durumun bir hastalık olduğu yönünde ortak bir kanı mevcut.

CDC Otizm istatistikleri
2000 ve 2008 yılları arasında ABD’de CDC‘nin Otizm istatistikleri.


Yukarıda da görüldüğü gibi 2000 yılında otizm 150 kişide bir  görülürken bu durum 2008 de 88 kişiden birinde görülmeye başlanmış. Bu kısa süre içindeki böyle bir artış tek başına nüfus artışı ve yaşam kalitesinin yükselişi ile açıklanamaz ancak bir etken olduğu söylenebilir.
 Bir başka davranış çeşitliliğine örnek olarak verilebilecek konu da cinsel tercih farklılıklarına sahip bireyler. Bilindiği gibi doğal seleksiyon bir türün ortama uyum sağlayabilen bireylerinin hayatta kalması olarak yorumlanabilir. Ancak bu türün birey sayısı ortamın kaldıramayacağı bir sayıya ulaşırsa ne olur? Bu durumda bu türün üreme kabiliyetini etkileyecek dönüşümler söz konusu olabilir. Bazı kurbağa türlerinin düşük populasyon baskısı altında cinsiyet değiştirdiği biliniyor. Bu değişiklikler fizyolojik değişikler olmasına rağmen aşırı populasyon baskısı altında farklı bir tepki verip sadece psikolojik olarak o türün bir cinsinin karşı cinse olan ilgisini azaltabilmesi de mümkün. Bu durum bir hastalık olmasa da insanda da görüldüğü gibi bazı hormonların dengesinin değişmesi ile oluşabilir.
 Yukarıdaki örnekler çoğaltılabilecek olmakla birlikte bu kadarı bile nüfus artışı ve gelişen teknolojinin insan genetik havuzu üzerinde bir etkisi olduğunu göstermektedir. Nüfus artışı her ne kadar ekonomik olarak gerekli de olsa kontrolsüz bir artış getirdiği kar kadar toplumun üzerine bir yükte bindirmektedir.

 C. Caner Telimenli